Her şey bir otostopla başladı. Soğuk bir kış günüydü. Arkadaşlarımla her zamanki gibi okuldan çıkıp ağır adamlarla otostop çektiğimiz mekanımıza doğru ilerledik. Kısa bir süre sonra uzun boylu, yakışıklı ve bir o kadar da karizmatik bir abimiz durdu. Eryaman’a gittiğini öğrenince hemen atladım arabaya. Güzel bir sohbetin ardından öğretmen olduğunu öğrendim ve sohbete hocam üslubuyla devam ettim. İsmini sorduğumda ise hayatım boyunca o unutamayacağım naif ve karizmatik ses tonuyla ‘Kerem AYGÜN’ dedi.Ve işte o isim hayatımı değiştirdi. 1 hafta sonra dershaneye kaydımı yaptırdım ve macera dolu günlere ilk adımımı attım. Arkadaşlarımla tanıştıktan sonra 1 yılın nasıl geçeceğini hemen hemen kafamda tasarlamaya başladım. Ve o gün karar verdim. 1 sene sonra Kerem AYGÜN dershanesi o ismi haykıracaktı: KAAN AYDIN. Kerem Aygün, Kubilay Ercan, Soner Reyiz, Kerem Aşkın, İlke Ercan, Şenay Aydın ve New Yorklu Mehmet’iyle unutamayacağımız günler geçirdik.Artık biz bir aileydik.Yeri geldi güldük,yeri geldi yine güldük ve yeri geldi yine güldük.Efsane günler geçirdik. Yedik, içtik, eğlendik. Ah ulan ne günlerdi. Duygulandım şimdi. Rehberlik hocamızı da unutmamak gerekir. Dünyanın en tatlı rehberlik hocası olduğuna dair kalıbımı basarım. Kerem Aygün dershanesinden öğrendiğim en önemli şeyse : ‘Biz Bir Aileyiz’. Özetle burada güzel günler geçirdim ve herkese de güzel günler geçirttiğimi düşünüyorum.Kerem Aygün dershanesinden 2012-2013 yılında yakışıklı,karizmatik ve bir o kadar da espirili bir ODTÜ’lü geçti.Benimle bu seneyi paylaşmış herkesin aklına geldiğimde tebessüm ettirebileceğimi düşünüyorum ve son sözümü söylüyorum :’Kerem Aygün’lü olmak bir ayrıcalık olacaktı eğer ODTÜ olmasaydı’

Menü
Ara